Fakir şirketlerin zengin patronları!
Türkiye’de, sermaye yetersizliği nedeniyle bilançosu bozuk ancak sahipleri zengin olan çok sayıda şirket bulunmaktadır. Mali durumu bozuk olan bu tür şirketler çoğunlukla zarar beyan ettiklerinden dolayı vergi ödememekte, haksız rekabete yol açmaktadır.
Mevcut şirket sayısı ve sermaye sorunu Yeni Türk Ticaret Kanunu’na (TTK) göre, artık şirketler tek ortaklı ve asgari sermaye ile kurulabiliyor.
Türkiye’de 2024 mart sonu itibarıyla Ticaret Bakanlığı verilerine göre toplamda 1.467.789 olan sermaye şirketlerinin 1.260.143 adedi limited şirket ve 207.646 adedi anonim şirket olarak faaliyet göstermektedir. Bu şirketlerin çoğu ise aile şirketleridir. 7887 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile anonim ve limited şirketler için azami sermaye tutarları aşağıdaki gibi artırılmış olup, düzenlemenin yürürlük tarihi 1 Ocak 2024 olarak belirlenmiştir. Buna göre;
-Anonim şirketler için sermaye tutarı en az 250.000 TL olarak belirlenmiştir (Önceki tutar 50.000 TL)
-Kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketler için başlangıç sermayesi tutarı en az 500.000 TL olarak belirlenmiştir. (Önceki tutar 100.000 TL).
– Limited şirketler için ise sermaye tutarı en az 50.000 TL olarak belirlenmiştir. (Önceki tutar 10.000 TL) Özellikle birçok aile şirketi asgari sermaye tutarıyla kurulmakta ve yıllarca bu asgari sermaye ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu durumdaki şirketlerin aktifleri büyüdükçe sermaye ihtiyacını karşılamak için sermaye artışı yerine ortaklarına borçlanmak veya piyasaya borçlanmak suretiyle faaliyetlerine devam etmektedir.
Şirketler; özvarlıklarının üç katından fazla ortaklarına borçlandığı durumda, vergi mevzuatı açısından “örtülü sermaye” TTK açısından ise “borca batıklık” yönünden sorun yaşamaya devam edecektir. Öte yandan birçok şirket, çok düşük sermaye ile yıllarca faaliyetine devam ettiği halde, bankalardan çok yüksek miktarlarda aldıkları kredileri ortaklarının şirket dışı mal varlıklarını teminat göstererek çözmektedir.
Konkordato uygulaması gözden geçirilmeli
Yeterli sermayeye sahip olmayan şirketler zor duruma girdiklerinde bu zorluğu konkordatonun yaratacağı avantajlarla gidermeye çalıştığı görülüyor. Hal böyle olunca, konkordato ilan ederek alacaklılara ödeyeceği borçta indirim yaptırıp taksitlendiren ödeme planları yapılmakta. Konkordato uygulaması, bir şirketi iflastan korurken alacaklı olan başka işletmelerin iflasının önünü açma tehlikesi taşıdığından, konkordato müessesesinin borçlu kadar alacaklıyı da gözetecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekiyor.
Patronlara bir uyarım bir de önerim var Uyarım: bilindiği gibi, “enflasyon düzeltmesi” adı altında 31/12/2023 tarihinde uygulamaya konulan enflasyon muhasebesi sonrası sermayesi (özvarlığı) yetersiz olan şirketleri 1/1/2024 ten itibaren ciddi vergi yükü bekliyor. Şöyle ki, enflasyon düzeltmesi sonrası aktifteki (stoklar ve sabit varlıklar) artışlar pasifteki (öz varlıklar) artıştan fazla ise fark vergilendirilecek. Bakanlığın son düzenlemesiyle, 2024 birinci geçici vergi dönemine enflasyon düzeltmesi uygulanmayacak, ancak ikinci ve sonraki geçici vergi dönemlerine ve yıllık kurumlar vergisine uygulanacaktır.
Önerim; sermaye yetersizliği olan şirketlerin 30/6/2024 tarihinden önce nakit sermaye artışına gitmeleri veya varsa ortaklara borçlar hesabını sermayeye ilave etmeleridir. Bazı şirketler, sermaye artışını sermaye yedekleri veya geçmiş yıl karlarından karşılamaktadır, ancak bu şekilde yapılan artışlar öz varlıkta herhangi bir artışa yol açamayacağı için anlamsız kalacaktır. Asıl olan dış kaynaktan sermaye artışını yapmaktır.
Dolayısıyla, 30/6/2024 tarihinden önce, tüm şirketler geçici bilanço çıkararak enflasyon düzeltmesi sonucu oluşacak farkları tespit etmeli ve çözüm bulmalıdır. Enflasyon düzeltmesinin tenkit edilen birçok olumsuzlukları yanında, en önemli olumlu yanı ise öz varlığı zayıf olan şirketlerin sermayelerini artırmayı teşvik ederek mali tablolarını düzeltmeye katkısı olacaktır.
Talha APAK | MEVZUATIN İÇİNDEN
KAYNAKÇA: www.dunya.com